2024 YILI ARAÇ MUAYENE FİYAT LİSTESİ AÇIKLANDI

Ana Sayfa » Genel » Kızıldağ: ‘Kitapsız Toplum Kendi Kaderini Başkalarının İnsafına Terk Eden Toplumdur!’

Kızıldağ: ‘Kitapsız Toplum Kendi Kaderini Başkalarının İnsafına Terk Eden Toplumdur!’

Uluslararası bir danışman, eğitimci, koç ve yazar olarak, bilgilerini ve tecrübelerini birçok özel kurum ve kamu kurumuyla paylaşan Dr. Şaban Kızıldağ ile Hayykitap Yayınları arasından çıkan, “Mazeret Yok” isimli kitabı hakkında konuştuk. Kızıldağ, “Cep telefonunun kullanmayı bilmeyen bir toplum, iletişim bozukluğu sorunun hiçbir zaman çözemez” dedi.

 
21 Şubat 2019 Perşembe 13:34
Okunma: 2998
Yorum YapYazdır
 
Kızıldağ: ‘Kitapsız Toplum Kendi Kaderini Başkalarının İnsafına Terk Eden Toplumdur!’

Öncelikle hocam kitabınızın da ismi olan şu sorudan başlayalım: “Neden Mazeret Yok?”

 

Milletçe mucit yanımız, en çok mazeret üretirken ortaya çıktığı için “Mazeret Yok!” diyoruz. İlhamını Hz. Ali’nin “Mazeret, insanın kendisine söylediği en büyük yalandır.” sözünden alan “Mazeret Yok!” kitabı, öncelikle düşünce tembeli toplumlarda klişelerin, sloganların, beylik sözlerin düşüncenin yerini alıp slogan, afiş, pankart, miting kelimeleriyle sınırlı düşünce kırıntılarının felsefe sayıldığı bir kültür ortamına estetik bir uyarıdır.

 

Kitapta iletişim konusu dikkatimi çekti. İletişim bozukluğundan söz ediyorsunuz. İletişim bozuklukları nelerdir? Bu bozukluklardan nasıl kurtulabiliriz?

 

Kitabımıza epigraf olarak aldığımız Murathan Mungan’ın bir itirazı var: “Sokağa çıktığınızda etrafınıza şöyle tarafsız gözlerle bir bakın ve elinizi yüreğinize koyarak söyleyin: ‘Cep telefonunu bulanlar Türkleri tanısalardı, buldukları bu mereti ortaya çıkarırlar mıydı?” Sanırım, iletişim bozuklukları öncelikle buradan başlıyor. Cep telefonunun kullanmayı bilmeyen bir toplum, iletişim bozukluğu sorunun hiçbir zaman çözemez.

 

Kitapta çok çarpıcı konular var. Bunlarda birisi de ahlak ile ilgili tespitleriniz. Ahlak nedir? Ahlaka ihtiyacı olmayan kimler?

 

“Ahlaka kimin ihtiyacı yoktur?” diye bir soru sorulsa nasıl cevap verirdiniz? Böyle bir soruyu mantıksız mı bulurdunuz? Peki, şu sözü nasıl değerlendirirsiniz: “İnsanlar bir dine sahip olduğu için ahlaka ihtiyaçları yokmuş gibi davranıyorlar.”

 

Bu sözü daha da genişletebilirsiniz: “İnsanlar bir dine sahip oldukları için hakikati aramaya, cenneti kazanmaya, erdemli bir insan olmaya, düne göre daha da mükemmel bir insan olmak için uğraşmaya ihtiyacı yokmuş gibi davranıyorlar.”

 

Hatta bırakın bir dini, bir tarikata, bir cemaate, bir gruba mensup olmakla kendilerini garantide zannediyorlar. Halbuki asıl tehlike sahip olmakla başlıyor.

 

Gelmiş geçmiş bütün günahları affedilmesine rağmen günde yetmiş defa tövbe eden, geceleri, gözyaşları içinde Allah'a niyaz eden, her an Allah'ın mağfiret ve affını temenni eden, “Amelleri kendisini geriye bırakanı nesebi ileri götürmez,” diyen, Hz. Aişe, “Cennete girmek için sen de mi Allah'ın lütfuna muhtaçsın?” diye sorduğunda “Evet ya Aişe, Allah’ın bağışı olmadıkça kimse oraya giremeyecek!” cevabını veren Allah’ın son Peygamberi bile kendisini Allah’ın ihsanına muhtaç görüyorken bizlere ne oluyor da bu kadar kendimizden emin olabiliyoruz?

 

Bizi geleceğimizden bu kadar emin olmaya iten nedir?

 

Hakkın bizde olduğunu, dolayısıyla hakikate sahip olanların hakikat adına konuşmaya da yetkili olduğunu zannetmemize sebep olan nedir?

 

İnsanların ahlakını, eylemlerini, davranışlarını, kararlarını pervasızca sorgulayıp kendi eylemlerimizi hiçbir sorguya tabi tutmaksızın bol keseden ahkâm kesmemizin nedeni nedir?

 

Sahip olduğumuz inanç grubu mu, güya Allah için yaptığımızı iddia ettiğimiz amellerimiz mi?

 

Peygamberin sözünden anlıyoruz ki onun yaşadığı ahlak, ahlakın zirvesidir. Ona inanan her mümin bu ahlakın inceliklerini keşfetmeli ve hayatının şiarı edinmelidir. Bırakın bir mezhebe, bir cemaate, bir tarikata mensup olmayı, bir dine mensup olmak bile bizi kurtaramaz. Yani, benim filanca inanca şahadetim beni kurtarmayacaktır, tersine, o inancın bana şahadeti beni kurtaracaktır.

 

İnandığı dinin hakikatini kendi ihtirasının mezesi yapan insanlar bir gün adl-i ilahi karşısında tam da cehennemin mezesi olacaktır.

 

İnancını ihtiraslarının kalkanı yapanları Allah eninde sonunda kalkansız bırakacak ve öte dünyaya gerek kalmaksızın bu dünyada rezil olmanın sefaletini yaşayacaktır.

 

Hepimizin, hava gibi, su gibi ahlaka ihtiyacı var. Bu ahlakı nerden edineceğiz? Az evvel söylediğimiz gibi, Peygamber tam da aranan ahlakı tamamlamak için gönderilmiş bir tamamlayıcıdır.

 

 

Kitapta altını çizdiğimiz birçok cümle var. Örneğin şu cümle çok önemli: “Birbirimizi sevmedikçe, birbirimizi bilmedikçe insanları kaybedeceğiz.” Neden sevgi bu kadar önemli? Kitabınızda sevgi konusuyla ilgili olarak vermek istediğiniz ana mesaj nedir?

 

Birbirimizi sevdikçe, birbirimizi bildikçe, bize hayatın önünde bir bayrak gibi koşmak sunulacak.

 

Dilleri bağlanmış, duyu sistemi iflas etmiş bir ülkeye yeniden doğrulmayı öğretecek bilinç bizim yüreklerimizde yeşerecek.

 

Evrensel- global nutuklara artık ihtiyacımız olmayacak. “Birazdan Gün Doğacak” diyen Erdem Bayazıt’la beton duvarlara arasında çiçekler açacak; “Günler Geçer” diyen Turgut Uyar’la incirler kayayı delecek.

 

Birbirimizi sevdikçe, birbirimizi bildikçe, bir dağ menekşesi yeryüzünü nasıl selamlıyorsa, umudu ve var oluşumuzu öyle selamlayacağız.

 

Birbirlerinin güneşi olup ısıtmak, yağmuru olup serinletmek bizim alnımıza yazılmış bir yazgıdır. Bunu bilmedikçe ne anlamımız olur ki yaşadığımız dünyada…

 

 

Okuma benim de üzerinde odaklandığım önemli bir kavram. Zira okumadığımız için her önüne çıkan canımıza okuyor. Okuma ile ilgili neler söylemek isteriniz?

Ayrıca tavsiye edeceğiniz kitaplar hangileri?

 

Kitabımızda da belirttiğimiz gibi sorun biraz da ‘kitapsız toplum’da…

 

Kitapsız toplum naslara ve kültürel norm­lara bağlı kalmayan, içgüdülerinin emrinde hare­ket eden, vizyonun meftunu olan, aktüelin bulanık ırmağında gelişigüzel akan toplumdur.

 

Kitapsız toplum bütün müessese ve birimle­rinden etik ve estetik kaygıyı kovan, kimliksiz, halk dalkavukluğu yapan insanları iş başına geti­ren, entelektüelini küçümseyen ve onu sefalete terk eden toplumdur.

 

Kitapsız toplum egoyu, nefs putunu hareket ve davranışının ekseni, de­ğişmez dinamiği addeden toplumdur.

 

Kitapsız toplum görüntünün çekim alanı­na mıhlanıp kalan, maverai endişelerden bağımsız, günübirlik yaşama hevesine kapılan ve var oluşun asıl misyonunu unutup arzularına sınır çiz­meden yaşayan toplumdur.

 

Kitapsız toplum her türlü dünyevi ve semavi yasadan, müeyyideden, üsluplu yaşama tarzından, bütün kültür kaygıla­rından kopuk bir hayatı yücelten toplumdur.

 

 

Kitapsız toplum kıymet ölçüleri, moral değerleri, töresi, geleneği ve kökleri ile ilişiğini kesen, milli ve manevi hafızasını kaybeden, Cengiz Aytmatov'un söyleyişiyle ‘mankutlaşan’ toplumdur.

 

Kitapsız toplum insan oluşun büyük davası­nı kavrayamamış, hayatla ölüm arasında uzlaşma sağlayamamış toplumdur.

 

Kitapsız toplum kendi kaderini başkalarının insafına terk eden dünsüz ve yarınsız toplum­dur.

 

 

Cemil Meriç, önemli bir düşünür. Neden hepimizin Cemil Meriç’e borcu var?

 

En güzel eserlerini gözlerini kaybettikten sonra yazmıştır. Yazmış ve yalnız kalmıştır.

 

Kendi semasının tek yıldızı olmayı başarabilen Cemil Meriç, düşünmeyi ‘meslek’, düşünmeyi ‘mektep’ edindiği körler ülkesinde gökkuşağı renkleriyle konuştuğu, ‘görmeyene görücü’ olduğu için yalnızdır.

 

Aklı Avrupa'ya tutkun, gönlü Asya'ya vurgun, fikriyle Avrupalı, ruhuyla Asyalı kalan bir Avrasyalı olduğu, “kıt'aları ipek bir kumaş gibi kesip içen” bir imparatorluğun varisi olarak muhteşem bir maziyi muhteşem bir istikbale kelimelerden, sevgiden bir köprüyle bağlamak istediği için yalnızdır.

 

Yani Cemil Meriç aslında dünya özürlüler tarihi açısından da bir kahramandır. Ona bu açıdan ayrıca teşekkürlerimizi bildirmek mecburiyetindeyiz. Bu olumsuz ayrıcalığı olumlayarak, kendisinin içinde, zihninde, gönlünde yaratmaya mecbur olduğu aydınlığı önce kendi içinde inşa etti, sonra bizlerle paylaştı Cemil Meriç.”

 

İnsan yetiştirmeyle ilgili tavsiyeleriniz nelerdir?

 

Devleti ile, aileleri ile, eğitimi ile ve çevresi ile bütüncül bir anlayışla insana odaklanmak..

Önerim budur.

 

 

 

Kitapla ilgili olumlu veya olumsuz geri dönüşümler alıyor musunuz?

 

Mutlaka… Herkesin alkışladığı biri kendisinden şüphe duymalı… Ancak gerekçesiz beğeniler ya da eleştiriler bana pek de bir şey söylemiyor.

 

Öncelikle kulak vermem gerekenlerin, işaret noktası bildiğim insanların, kendime seçtiğim okurların görüşleri benim için çok şey ifade ediyor. Değerlendirme ölçütlerini dikkate aldığım kişilerden kitabı beğendiğini söyleyenlerin sayısı oldukça fazla…

 

Son olarak Mazeret Yok?” kitabıyla ilgili neler söylemek istersiniz?

 

Ben hep olumsuz cümlelerin kullanıldığı bir atmosferde umuda destek vermek için "Mazeret Yok!" diyorum.

Bu kitap, umudu ve insanı besliyor.

 

Dr. Şaban Kızıldağ kimdir?

 

Bir tür hayal ve hayat menajerliği sayılabilecek serüvenimi, altı kelimeyle ve ünlemli üç kitapla özetlemem mümkün:

 

Mazeret Yok!

Çıkış Var!

Konuştuğun Kadarsın!

Gerisi biraz da kimlik bilgisi…1969 Eskişehir doğumlu. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri alanında lisans, Sakarya Üniversitesi Sosyoloji alanında yüksek lisans ve İşletme alanında doktorasını tamamladı.

 Anadolu, Bahçeşehir ve Maltepe üniversitelerinde dersler verdi.

Ulusal ve uluslararası alanda birçok makale ve bildirisi bulunan Kızıldağ, dört yıl bir kamu kurumunda üst düzey yönetici olarak çalıştı. Ardından “Executive Coaching” alanında eğitim aldı ve Eğitim, İletişim, Danışmanlık ve Sosyo-Ekonomik Araştırmalar Merkezi Kareli Defter’i kurdu.

Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) üyesi olan Kızıldağ, Maltepe Üniversitesi’nde uzmanlık alanıyla ilgili dersler vermektedir. İletişim, Kültürlerarası Sentez, Yönetim Danışmanlığı, Kültür Biçimlendirme, Liderlik ve Performans Gelişimi alanlarında eğitim, danışmanlık ve koçluk hizmeti sunmaya devam etmektedir.

 

Kitapları

Aynası İştir Kişinin Lafa Bakılır, 15. Baskı, Tink Tenk Yayıncılık, İstanbul 2018.

Dersaadetten İstanbul’a Eminönü Ailesi, Beyaz Sanat Yayınları, İstanbul 2004.

İletişimde Mazeret Yok, 3. Baskı, Hayat Yayınları, İstanbul 2015.

Pop Müzikten Popüler Kültüre Medya Çocukları, Şehir Yayınları, İstanbul 2011.

Yer Çekimine Karşı Temel Bilgiler | THY Genel Müdürü Temel Kotil ile Nehir Söyleşi, 2. Baskı, Hayat Yayınları, İstanbul 2012.

Yöneticiliğin Temel Haritası, Acar Bilgi Merkezi Yayınları, İstanbul 2013.

Yönetmek İçin Mazeret Yok, 2. Baskı, Hayat Yayınları, İstanbul 2014.

Mazeret Yok |Tek Kişi Çok Hikâye, Hayykitap Yayınları, İstanbul 2018.

Röportaj: Ziya Gündüz

İlgili Haberler
 
21 Şubat 2019 Perşembe 13:34
Okunma: 2998
Yorum YapYazdır
 
(0 Yorum Yapıldı)Yorumlar
<p>Henüz kimse yorum yapmamış, ilk yorum yapan siz olun.</p>
 
Bu Kategorideki Diğer Haberler
 
Yazarlar
Yazarlar RSS Beslemesi
 
 
Anket
YEREL SEÇİMLERDE OY VERME KRİTERİNİZ NE OLUR
ADAY ÖNEMLİ
PARTİ TERCİHİM ÖNEMLİ
FİKRİM YOK
 
Son 24 Saat
Haberler RSS Beslemesi
 
Lig Puan Durumu
 
Tak�mlar
O
G
B
M
P
1
Fenerbahçe
7
7
0
0
21
2
Galatasaray
7
6
1
0
19
3
Yukatel Adana Demirspor
8
5
2
1
17
4
Beşiktaş
7
4
1
2
13
5
Trabzonspor
8
4
0
4
12
6
Kasımpaşa
7
3
3
1
12
7
Atakaş Hatayspor
7
2
5
0
11
8
Çaykur Rizespor
7
3
2
2
11
9
MONDİHOME KAYSERİSPOR
7
2
4
1
10
10
Corendon Alanyaspor
8
2
4
2
10
11
BITEXEN ANTALYASPOR
7
2
3
2
9
12
Tümosan Konyaspor
7
2
3
2
9
13
EMS YAPI SİVASSPOR
7
1
4
2
7
14
MKE Ankaragücü
7
1
3
3
6
15
VavaCars Fatih Karagümrük
8
1
3
4
6
16
Gaziantep FK
7
2
0
5
6
17
SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL A.Ş.
7
0
4
3
4
18
Rams Başakşehir
7
1
1
5
4
 
�ampiyonlar Ligi
 
UEFA Avrupa Ligi
 
Alt Lig
 
S�per Loto
31.10.2019 Tarihli �ekili� Sonucu062224283446
 
 
�ans Topu
30.10.2019 Tarihli �ekili� Sonucu011030323403
 
On Numara
04.11.2019 Tarihli �ekili� Sonucu01102527293839404347484950515262646874757778
 
Namaz Vakitleri
 
  • �msak05:09
  • G�ne�06:47
  • ��len12:19
  • �kindi15:11
  • Ak�am17:31
  • Yats�18:57
 
Tarihte Bug�n
1707 - İngiltere, Galler ve İskoçya, Büyük Britanya olarak birleşti.
1786 - Wolfgang Amadeus Mozart'ın Figaro'nun Düğünü adlı operası ilk kez sahnelendi.
1840 - Penny Black olarak da bilinen ilk yapıştırılabilen resmi posta pulu, İngiltere'de tedavüle çıktı.
1869 - Folies Bergère adlı ünlü müzikhol Paris'te açıldı.
1889 - 1 Mayıs işçilerin ortak bayramı olarak kabul edildi.
1900 - Utah'da bir maden kazasında 200 kişi öldü.
1925 - Kıbrıs, İngiltere kolonisi oldu.
1930 - Şimdilerde artık Cüce Gezegen sınıfından sayılan Plüton gezegeni resmen isimlendirildi. Gezegen 18 Şubat 1930'da keşfedilmişti.
1931 - New York'taki Empire State Building hizmete girdi.
1933 - Almanya'da, 1 Mayıs, o günü tatil ve "Ulusal İşçi Günü" ilan eden iktidardaki Nazi partisinin desteğiyle ve görkemli törenlerle kutlandı. Ertesi gün, tüm sendika merkezleri işgal edildi, varlıklarına el konuldu, sendika liderleri tutuklandı.
1940 - 1940 Yaz Olimpiyatları savaş yüzünden iptal edildi.
1941 - Orson Welles'in yönettiği 'Yurttaş Kane' filmi ilk kez gösterildi.
1948 - Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) resmen kuruldu. Kim Il-sung devlet başkanı.
1948 - Hürriyet gazetesi, Sedat Simavi tarafından İstanbul'da kuruldu.
1956 - Jonas Salk'ın geliştirdiği çocuk felci aşısı kullanılmaya başlandı.
1959 - CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Uşak'ta, sayıları bine yaklaşan kalabalığın saldırısına uğradı. İnönü, atılan taşla yaralandı.
1960 - Soğuk Savaş: U-2 Krizi - Francis Gary Powers'ın kullandığı Amerikan Lockheed U-2 casus uçağı, Sovyetler Birliği üzerinde düşürülünce diplomatik bir krizi başlattı.
1964 - Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, özel yasayla özerk bir kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kuruldu.
1967 - Elvis Presley, Priscilla Beaulieu ile Las Vegas'ta evlendi.
1976 - Paris-İstanbul seferini yapan "İzmir" uçağı Zeki Ejder adlı Türk tarafından Marsilya'ya kaçırılmak istendi.
1977 - İstanbul Taksim Meydanı'nda kutlanan 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamaları sırasında yaşananlarda 34 kişi öldü, 136 kişi yaralandı. Olay tarihe Kanlı 1 Mayıs olarak geçti.
1984 - Devlet Güvenlik Mahkemeleri sekiz ilde göreve başladı.
1995 - Hırvatistan Ordusu, Batı Slavonya'yı geri almak için Bljesak Operasyonu başlattı.
1996 - İstanbul Kadıköy, 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamaları sırasında çıkan olaylarda 4 kişi hayatını kaybetti.
2003 - Bingöl'de meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki depremde 176 kişi öldü, 521 kişi de yaralandı.
2004 - On ülkenin AB'ye katılması: Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Malta, Polonya, Slovakya, Slovenya
2006 - ABD tarihinin en büyük grevlerinden birine tanık oldu. Göçmen yasası protesto edildi.
2006 - Porto Riko hükümeti maddi sıkıntı nedeniyle tüm hükümet kuruluşlarını ve okulları kapattı.
2009 - 31 yıl sonra resmi olarak Taksime 5 bin kişilik bir sayıyla DİSK organizasyonuyla Taksime çıkıldı.
2009 - Recep Tayyip Erdoğan yeni bakanları açıkladı.
2010 - 32 yıl sonra Taksim'de ilk kez izinli olarak 1 Mayıs kutlamaları yapıldı.
 
Say�sal Loto
02.11.2019 Tarihli �ekili� Sonucu062931324445
 
Ar�iv
 
 
Kurumsal

��erik

GÜNDEM

SİYASET

DÜNYA

Yukarı Çık