Konuyla ilgili Yönetim Kurulu adına şu açıklama yapıldı" Türkiye de ilk olarak 2005 yılında pilot bölge olarak Düzcede başlayan Aile hekimliği sistemi yaygınlaşarak, sisteme Aralık 2010 tarihi itibari ile son olarak İstanbul ve Şanlıurfanın da geçmesiyle tüm Türkiyede uygulanmaya başlamıştır. Halkımızın alıştığı Sağlık Ocağı sisteminden farklı olarak her hekime yaklaşık 4000 nüfusun verildiği bu sitemde, aile hekimine yalnızca muayene görevi vermeyip Aile sağlığı merkezinin işleyişi ile ilgili görevler yüklemiştir.
Temizlik, tıbbi sekreter, hemşire gibi personellerin maaşının yatırılması sigorta primleri ve vergilerinin ödenmesi ayrıca merkezde kullanılacak olan tıbbi sarf, temizlik, büro malzemelerinin temini; kullanılacak programın satın alımı, jeneratör bakımının ve yakıtının temini ve takibi;elektrik, su,telefon, internet faturalarınödenmesi ve küçük onarımların yapılması gibi işler aile hekimlerine yüklenmiştir. Aile hekimleri bu iş ve işlemleri yürütmek için yoğun bir çaba ve zaman harcamaktadır, çoğu aile sağlığı merkezinde hastalarını diğer hekime bırakarak bu işler peşinde koşar.
Aile hekiminizi kimi zaman vergi dairesinde kimi zaman sosyal güvenlik kurumunda kimi zaman kırtasiye malzemelerini ararken kimi zaman bir tamircide jeneratör için parça ararken kimi zaman temizlik malzemesi ararken bıkkın bir halde görebilirsiniz. Aile hekimi kendi sosyal hayatından çaldığı zamanı Aile Sağlığı Merkezinde işleyiş bozulmasın diye harcar.
2010 yılından bu yana Aile Sağlığı Merkezlerince yapılan gider kalemleri ve bunlar karşılığında ödenen ücret yıldan yıla enflasyon karşısındaerimekte aile hekimlerini bu sistemi sürdürmekte çaresiz bırakmaktadır. 2018 yılında 2017 yılına göre aile sağlığı merkezinin ortalama gideri yaklaşık olarak %30 oranında artmış ve bu artışın 2019 yılı için %50 oranında olacağı tahmin edilmektedir. Buna karşılık aile hekimine bu işlemler için ödenen ücret 2018 de %8 artarken 2019 için artış oranı henüz belirlenmemiştir, ama daha önceki artışları göz önünde bulundurursak artış oranın bu seviyelere yaklaşamayacağını tahmin edebiliyoruz. Aile Sağlığı merkezlerinde çalışan personellerin maaş, sigorta ve muhasebe giderleri asgari ücretteki artışla beraber yükselmiştir.
Çalıştırılan bu personeller vatandaşa yardımcı olup Aile sağlığı merkezinde bekleme süresini azaltmaktadır; ayrıca bu şekilde birçok vatandaşımızın çalışmasına vesile olmuştur. Bu personellerin çalıştırılması zorunlu değil sadece gruplandırma kriterinin bir şartıdır. Gruplamadan vazgeçilmesi sonucuçalıştırılmayabilirler. Amacımız asgari ücret artışını eleştirmek daha az olmasını sağlamak değil aksine çalışanlarımızın refah seviyesinin yükselmesi bizi mutlu edecektir, ama bu artışlar yapılırken her kesimin düşünülüp her kesime eşit oranda artışın sağlanması sunulan sağlık hizmetinin kalitesini devam ettirecektir.
İşte tüm bu nedenlerle iş yükünün bu kadar ağır olduğu bu sistemin tükendiğini kendi tükenirken aile hekimlerini tükettiği için sürdürülemeyeceği ortadadır. Bakanlıktan beklentimiz ücret artışlarında ülkemiz gerçeklerini göz önünde bulundurmaları ve yaklaşık 7000 kişi istihdamının ve 80 milyona sunulan hizmetin güvenle sürdürülebilmesini sağlamasıdır.
Henüz kimse yorum yapmamış, ilk yorum yapan siz olun.