Geçen yıl Ekim ayında Suudî Arabistanın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ülkesinin Ilımlı İslâma döneceğini beyân etmişti. Bu beyândan sonra, unutulmaya doğru giden Ilımlı İslâm Projesi tekrar gündeme gelmiş oldu. Bu vesileyle Ilımlı İslâm, İslâm coğrafyasında yaşayan insanların zihin dünyalarına tekrar güncellenerek hatırlatılmış oldu. Suudî Arabistan bu açıklamadan sonra kendince ılımlaşmaya dönük bir takım açılımlar gerçekleştirdi. ABD ile ilişkilerini daha iyi bir seviyeye getirdi. İsrail ile ilgili olumlu görüşler dile getirildi. Ilımlı İslâm Projesi ismi ile gündeme getirilen ihanet planını ortaya koyan ABD ve İsrail işgal devletleri olduğu malumdur. ABD Ortadoğuda satılmış diktatörleri yanına alarak, Tel Aviv Büyükelçiliğini Kudüse taşıdı.
Emperyalistlerin başı olan ABD, yüzyıllardır İslâm coğrafyasını paramparça etme emelini taşımaktadır. ABD, Müslümanları ve İslâmı insanlık dışı vahşi ihanet planlarını uygulamak, işgal ve sömürüsünün önünde en büyük engel olarak görmektedir. Terör devleti İsraili, İslâm dünyasının kalbi olan Kudüse yerleştiren de ABDdir. Müslümanları öz topraklarında esaret hayatına mahkûm eden Batı emperyalizmidir. ABD, daha rahat sömürmek uzun soluklu işgal için İslâm dünyasının geleceğini çizmeye çalışıyor. Müslümanları İslâmî değerlerden doğrudan doğruya uzaklaştırmayı başaramadığı için, bu ihaneti Ilımlı İslâm Projesiyle yapmaya çalışıyor. Bunu, daha önce birçok ülke, birçok cemaat, birçok kanaat önderi üzerinden yapmaya çalıştı. Şu an için Suud üzerinden yapmaya çalışıyor. Yarın, belki başka bir ülke üzerinden yapaya çalışacaktır. ABD, Müslümanları ılımlaştırma projesinden asla vazgeçmeyecektir. Çünkü Müslümanların güçlü olması demek, Batının bitişi demektir.
Ilımlı İslâm demek, aslında ılımlı sekülerizm demektir. Yani bu proje adı altında, Müslümanların hayatından İslâmın bütün değer yargılarını, hayat biçimini alıp atmak, onun yerine işgal, sömürü, zulüm ve egemenliklerine uygun kendi ürettikleri seküler değerleri, hayat biçimini inşâ etmektir. Hiçbir Batılı Müslümanların onurlu, huzurlu yaşamasını arzu etmez. Bunun yerine Müslümanların kendileri gibi yaşamasını, fakat bir köle konumunda olmasını isterler. Yani onlar gibi düşünecek, onlar gibi yaşayacak, onlar gibi inanacak, fakat onlarla aynı haklara sahib olmayacak modern köle halklar arzulamaktadırlar. Batının İslâm dünyasına çizdiği Ilımlı İslâm Projesi, bir seküler kölelik projesidir.
Yegâne Rabbimiz Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
De ki: Ey Kitap Ehli, sizler şahidler olduğunuz hâlde, ne diye iman edenleri Allah yolundan -onda bir çarpıklık bulmaya yeltenerek- çevirmeye çalışıyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler. (Âl-i İmrân, 3 / 99-100)
Başta ABD olmak üzere Batılı bütün emperyalist zalim devletler, kendilerini Ehl-i Kitabdan hristiyan olarak beyân ederler. Vahşice akıtmış olduğu mazlum Müslümanların kanlarına bir türlü doymayan işgal devleti olan İsrailde kendisinin yahudi olduğunu itiraf eder. Ilımlı İslâm Projesi bunlara aid olduğu apaçık bir hakikattir. Ve Rabbimiz Allah, İman eden kullarını uyarıp, hainlerin kurduğu tuzağa düşmesinler diye dikkatli olmalarını emir buyuruyor!
Kurân ve Sünnet penceresinden baktığımızda, İslâmın sertlisi, ılımlısı, radikali olmaz. İslâm, İslâmdır ve başkalarının ekleyeceği hiçbir sıfata ihtiyacı olmayan, kâmil hayat nizamıdır. İslâm, kimsenin tekelinde değildir. İslâm, Allah (c.c.) tarafından bütün insanlığa gönderilmiş son ilâhî dindir.
Bugün Müslümanlar, Kurân ve Sünnet merkezli düşünmeye hayatlarını bu doğrultuda inşâ etmeye başladıklarında zalimlerin, diktatörlerin, kralların tahtları sallanmaya başlayacaktır.
Özgür bir İslâm coğrafyası için, Batıyı ve Batının İslâm dünyası üzerinde oynadığı kirli oyunların farkında ve bilincinde olmalıyız!..