SAHİ ŞEHRİMİ KİM TAHRİP ETTİ, PINAR VE DERELERİMİ KİM KURUTTU

Cuma HÜNDÜR

Cuma HÜNDÜR

Kadim Şehri kutlu kılan, Tarihi mirası olan değerleridir. Kentin hafızası olan bu Şehrin Tarih kokan Surları, burçları, Kapıları, bedenleri herkesin gözü önünde tahrip ve talan edildiğinde bu kentin Valileri, Belediyesi Acaba hangi işlerle uğraşıyordu

Yoksa farklı görevleri mi vardı?

Tarihin tahribatına mani olacak yürekli Ruhalılar, Urfalılar yokmuydu ?

Doğrusunu isterseniz ben bu konuyu çok merak ettiğimden,

Yunus’ça figan edeyim dedim; 

"Ben bir köylü çocuğuyam

Kasdım odur Şara varam

Taç û Taxtlara doxunam

Saç û Sakalımı yolam

Feryad û figân getirem

Ol Şarımı verin diyem "

Bu merakımı gidermek için eski sararmış sahifeleri biraz irdeleyince bakın nelerle karşılaştım;

İslami Fütuhat sonrası Babul Emir (Bey) Kapısının dışındaki Açık hava namazgahı (Musallası)ıyla kapsamlı bir Mezaristan kurulur, fütuhatla şehrimize yerleşen Sahabi ve Tabi'in (Sahabeleri gören) den vefat edenlerin de muhtemelen burada toprağa verildiği bu kutsallıktan ötürü vefat eden bir çok Şanlıurfalı evliya Makberinin de bu Mezaristanda olduğu bu tezimizi güçlendirmektedir. Osmanlı sonrası dönemin Belediyesi tarafından ihaleyle bu mezarlık vatandaşa satılmıştır, satılan Kabristandan geriye kalan sadece Halveti Evliyalarından Şanlıurfalı Şeyx "Ramazan Şani" Efendiyle beraber bir iki mezar dışında bu mekana tanıklık edecek ne Mezaristan nede tarihi Namazgâh kaldı.

Haşimiye meydanında "Mevlevihane’nin Mescit hariç, külliye ile Mevlevi Evliyaların mezarlarıyla beraber yıktırılmış, üzerine Hal pazarı kurularak sebze ve meyve satış pazarına dönüştürüldüğü bundan dolayı da zorunlu olarak hamallık beygir ve eşekleri buradaki kutsal mekan ve toprak altında kalan kabirlerin üzerinde dolaştırılma gereği duyulmuştu buna rağmen kimsenin vicdanı sızlamışımdır?

Samsat kapı Su Meydanı arası mezaristanlar da böyle dir.

Akar başındaki Kadiri Meşayixin Hanigahi (Şeyx Sakıp efendi Tekkesi) ve mezarları Vakıflarıyla beraber benzer akibetle vatandaşlara satıldığı sadece birkaç Ruhalı Alim ve Velinin mezar taşlarının buradan taşınarak Dergah mezarlığına konulduğunu buradaki mezar taşlarının yazıtlarından öğreniyoruz.

Geride ne Hanigahın külliyesi ne de kabirler var evet burası da yıkılarak arsa olarak vatandaşa satılmıştır...

Tarihi Camilerin ev olarak ihaleyle vatandaşa satıldığı gibi Tarihi Kiliselerde ev olarak satıştan nasibini almıştır , Dünyaca Şöhreti kabul edilmiş "Hıdırİyas" Manastırı yıktırılmış yerine betondan yapılmış bir ilkokul inşa ettirilmiştir.. Oysaki tarihi doku bozulmadan da burası ya bir Mescit veya bir Lise olarak kullanabilinirdi , daha nice Hanlarımız , Hamamlarımız , Köprü ve Su Değirmenlerimiz , Kervansaraylarımız, Hanigah ve Tekkelerimiz , Anıt mezar ve Mezaristanlarımız , Tarihi vakıf Bahçelerimiz vakfın kurucusu tarafından beddualarla korunması istemi şartına rağmen, kamulaştırılarak betona teslim edilmiştir..

İmamkulu Mahallesi ve Arap Meydanı arasında "Karapınarı"mız kurutulmuş, Kutsal ve Şifalı "Uyuzpınarı" nı iki ay önce gidip incelediğimde ortada terk edilmiş vaziyetini bizzat müşahede ederek geri dönmüştüm...

Eski Süleyman pınarı köyündeki Tarihi "Devdeyşti" mesire alanı Arkeolojik Sit bahanesiyle imar dışı bırakılmış lâkin korumasız ve kontrol dışı bırakılarak güzelim Tarihi mekanlar gecekondularla betona teslim edilmiştir.

Nebi ve Velilerle kutsanmış bir kent düşleyin imar ve iskânı düzenleyen bu kentin Belediyesi kendi Tarihi binasını yıkmış, Belediye binasının yeşil alanı üzerine inşa ederek iskanı mümkün olmayan bir binada yıllardır oturum sağlamıştır.

Güzelim Karakoyun deresi kıyısı yakın Tarihte kadar Su değirmeni ve şehrin merkezini, Venedik ve ya Budapeşte görünümünü sağlayacak güzellikte olan Karakoyun Deresinin akıntı güzergahıyla Şehir bahçelerinin bitişiğindeki Ovayı sulayan DSİ Ana kanalına suyu israfız bir şekilde bağlayacak basit bir projeyi yıllardır gerçekleştirememişiz ..

Az da olsa Tarihi değerlerimizi gün yüzüne koruyarak ortaya çıkaran ve bu konuda bilim adamlarına özveriyle katkı sağlayan , bu güzelim zenginliklerimizi Dünyaya tanıtan , sanat zevkinin sevincini kentin   manevi havasıyla özdeşleştirerek değer kazandırmak isteyen eski mülki amirlerimizden ; Şanlıurfa valisi Sayın Ziyaeddin Akbulut ve yardımcısı sayın Hasan Duruer den Sayın Abdullah Erin bey' e kadar , bu konuda emeği olan tüm valilerimizi , Aynı dönemde yerel yöneticilerimizle beraber Değerli bilim adamı ağabey ve arkadaşlarımı özellikle bu dönemde #Topdağı , #kızılkoyun ve #Kırkmağara nın güzelliklerini zevkle bize tattıran ŞBBB sayın Zeynel Abidin Beyazgül ve kendisinden önce katkı sağlayan bu konularda emeği geçen tüm seçilmiş belediye başkanlarımızı ve yöneticilerimizi saygı ve sevgiyle anıyorum. 

Çalabım bir şar yaratmış

İki cihan arasında 

Bakıcak didar görünür

Ol şarın kenaresinde 

Nagihan bir şara vardım

Anı ben yapılır gördüm 

Ben dahi bile yapıldım

Taş ve toprak arasında 

Şakirtleri taş yonarlar

Yonup üstada sunarlar 

Mevlanın adın anarlar

Taşın her paresinde 

Ol şardan oklar atılır

Gelür sineme batılır 

Aşıklar canı satılır

Ol şarın bazaresinde 

Şar dedikleri gönüldür

Ne alimdür ne cahildür 

Aşıklar kanı sebildür

Ol şarın kenaresinde 

Bu sözümü arif anlar

Cahiller bilmeyüp tanlar 

Hacı Bayram kendi banlar

Ol şarın minaresine..



8 Haziran 2020 Pazartesi 14:43

http://www.urfa63haber.com/yazar/sahi-sehrimi-kim-tahrip-etti-pinar-ve-derelerimi-kim-kuruttu-1023.html