Başım sağ değil, aklım fikrim selâmet değil ;
ANEY KURBAN;
----- AĞRIM VAR,
------SIZIM VAR,
-------YİNE ŞEHİT HABERİ VAR.
--------SANKİ İÇİMDEN BİR ŞEY KOPTU HİSSİ VAR
Çanakkalede, Halife-i Ru-i zeminin Cihadı Ekber Fermanıyla; Emperyal güce karşı Ümmetin 136 vilayetinden, bu emre uyarak cihat için savaşa gelen müslümanların omuz, omuza Mecruhin (İnleyen) deresinde; yan yana düşmanın kurşun ve süngü darbeleriyle yara almış beraberce inlemişlerin, Arıburnu, Seddülbahir, Anzakkoyu unda şehit olmuşların ve beraberce gömülmüşlerin arasında, Ruhalı Merdinli, Erbilli, Musullu, Hakkari, Kerküklü, Süleymaniyeli, Van'lı Azerbaycanlı, Cezayırlı, Yemenli, Diyarbekir'li kardeşler de vardı...
-----Bu milletin evlatlarının birbirine düşman olacakları ne düşüncelerinde, ne de hayallerinde vardı.
------Bizler Diyanet ve Eğitim camiasının bireyleri olarak; Milletimizin Ümmet anlayışının, birlik, beraberlik ve kardeşlik düşüncesini, Milli düşüncemizin amacına uygun bir metotla eğitim ve öğretimle gençlerimize kavratıp kabul ettiremediğimizin mahcubiyetini yaşıyoruz.
-----Mevlâna Halidin, İbrahim Hakikinin, Şeyhi Tağinin, Şeyhi Arvasinin, Şeyh Seydayé ciziri'nin ve nice Doğu serhat vilayetlerini manevi kutupları, vakti zamanında, bu coğrafyayı aydınlatarak ruh vermişlerdi...
Bu coğrafyanın geçmişteki medrese alimleri ve Hanigah meşayihinin verasetine; bugün bizler ve sizler, son elli yıldan beri, asli görevlerimizi terk edip Bakanlık ve diğer resmi dairelerin kapılarında enva'i çeşit kisve- İ kıyafetlerimizle torpil ve kadro işleriyle uğraştığımız kadar, Ata, Dede ve baba mesleğimiz olan; " toplumsal irşada" devam etseydik, Bölgemize özgü gelenek ve göreneklerimizde kadın ve erkeğin elleri birbirine değdiğinde dahi abdestin bozulmasına hüküm eden uygulayan o mübarek toplumun yerine, bu gün ayni bölgelerde; kızlarımızın ve bacılarımızın mağaralarda "Namahrem" olan genç, yaşlı erkeklerle yana yana, yatıp kömün gereği yaşam tarzı gerçekleşirmiydi?
Bu anarşi bu terör devam edermiydi?
Kardeş kardeşinin kanını içermiydi?
Bundan dolayı başımız sağ olsun kelimesini kullanamıyorum, utanıyorum , Mahcubiyetten dolayı boğazımda düğümlenen kelimeleri yutuyorum....
Evet asli görevlerimizi tam yapamadık, vicdani görevlerimizi terk etmişiz, terk ediyoruz, Bu gün genelde Memur din adamı, memur murşid ve memur öğretmen olarak maişet planlaması anlayışıyla çalışıyoruz, bu yasal olarak doğru ve haktır, lâkin vicdanen doğru mudur? Peki hani Vicdanî muhasebe ve mürekkebe? .... Hani o irfanı düşünce?
Hani ? ...Hani neredesiniz Ulvi düşüncenin sahipleri? .. Hani o has bahçelerin mukimleri nereye göç ettiniz nerelerdesiniz?....
Heyhat !... heyhat!....
--- Ey! şehitler bizi af edin, vicdanım rahat değil ÖZRÜMÜ beyan ediyorum.