Daha önce İşaret Yayınları tarafından Dr. Dr. Muhammed Muhammed Ebû Mûsa, Hâ-Mîm Sûreleri Belâği Tefsiri başlığı altında: Ğafir Sûresi, Fussilet Sûresi, Şûrâ Suresi, Zuhruf Sûresi Fatma Serap Karamollaoğlu tarafından Türkçeye tercüme edilmişti. Serinin beşinci kitabı olan, Duhân Sûresi yine Karamollaoğlu tarafından Türkçeye tercüme edildi. Bu her biri birbirinden kıymetli çalışmalar, Kuran ile yoğrulmuş bir zihnin ürünüdür. Kuran anlaşılmadan, hayatın anlam ve gayesinin anlaşılmayacağının bilincine olarak, bu kıymetli eserlerden daha istifade etmek gerekiyor.
Firavn Kavmi
Firʿavn kavmiyle alakalı âyetler Andolsun ki biz bunlardan evvel Fir'avn kavmini de imtihan ettik şeklinde 17. âyette, Tübba kavmiyle alakalı âyetler ise Bunlar mı hayırlı, yoksa Tübba kavmi mi? şeklinde 37. âyette başlamıştır. Bu Firʿavnun kavminin ve İsrail oğullarının zikredilmesinden maksadın bu ibtila olduğuna işaret eder ki onların kıssası da buna benzer bir şekilde sona ermiş, 33. âyette, Bir de onlara âyetlerden, her birinde açık birer imtihan (gizlenmiş) bulunan şeyler verdik buyurulmuştur.
Tübba Kavmi
Tübba kavmiyle ilgili âyet ise maksadın onların kuvveti, şiddeti, övünmesi ve azgınlıkları olduğuna işaret eder. Kureyşin duman belasına uğraması Firʿavn kavminin tufan ve çekirge belasına uğramasına mukabil olduğu gibi, azgınlıkları, kuvvetleri, kibirlenmeleri ve azgınlıkları dolayısıyla kendilerinin hayırlı olduğuna dair inançları da benzer şekilde olan Tübba kavmine mukabildir. Burada başka bir şey daha vardır ki o da Kurânda yok edilme cezasıyla tehdit siyak ve makamında zikri geçen milletlerden Firʿavn ve Tübba dışında hiçbirinin kralının adının geçmemesidir. Ama bu iki kral arasında büyük bir fark vardır. Firʿavnun kavmi Mûsâ (as) Rabbine dua edip de onların üzerindeki belayı kaldırdığı vakit yumuşadı ama sonra Firʿavn onlara boyun eğdirdi. Onları küçümsedi, onlar da hemen Firʿavna itaat ettiler ve Firʿavn onları dalâlete sürükledi, onlar da hemen dalâlete düştüler. Tübba kavmine gelince onların meliki ve yöneticisi onları Firʿavnun aksine hidayete yöneltti ama onlar bulundukları dalâlet ve azgınlık hali üzere kaldılar. Bu da her ne kadar onun sancağı ve idaresi altında olsalar da meliklerinin bulunduğu durumu reddettiklerini, dalâletlerinin sertliğini ve kuvvetini açıkça ifade eder. Aslında bu tavır, yani bir milletin kendisini yöneten en büyüklerinin davetini reddetmelerine rağmen onun komutası altında kalmaya devam etmesi garip bir tavırdır.
Sonuç
Duhân sûresi, biri kavmini dalâlete düşürmüş diğeri de hidâyete davet etmiş iki Meliki bir arada zikretmesi bakımından Kureyşe hitap eden tek sûredir. Allahu alem bizim görüşümüz budur.
Haber: Ziya Gündüz