İslâm coğrafyasının esaret altında olmasının nedenlerini, ihanet şebekelerinin batılılaşma sevdasında aramak gerekiyor. Bugün, İslâm topraklarının işgal edilmiş vaziyette olması, batıya kucak açılmasından kaynaklanmıştır. Batı aşığı şahsiyetler, vahşî batının yüzünü sevimli göstererek, İslâm topraklarına batının teknolojisini getireceğiz diye fıtratımıza, dinimize, tarihimize, ahlâkımıza sosyal değerimize tamamen aykırı, uyumsuz ve olumsuz bâtıl batının ahlâkını, kültürünü, eğitimini vs. gibi değerlerini getirdiler. Böylelikle batıya açılan batının değerleriyle, kültürüyle, ahlâkıyla, bütünleşmeye çalışan vahşî batının hayranları, İslâm Medeniyetine ihanet edip terk ettiler. İslâmdan uzaklaşan bu toplumların, zaman içerisinde zihinleri ve kalpleri işgal edildi. Zihinleri ve kalpleri, batının kokuşmuş değerleriyle işgal edilenler, esaret altında yaşamaya mahkûm oldular.
Batının Kavramlarını Kullanarak Bir Özgürlük Mücadelesi Veremeyiz
Bugün hâlihazırda bütün İslâm coğrafyasında Müslümanlar maalesef kendilerini batının kavramlarıyla tanımlıyor. Batının kavramlarıyla, İslâmî bir özgürlük mücadelesi verilmeye çalışılıyor. Bir batı sistemi olan sekülerizm, İslâm coğrafyasının birçok yerinde varlığını sürdürmektedir. İçerisinde bulunduğumuz bu acı halin farkında olmak için İslâm tarihini, İslâm Medeniyetini, İslâm hâkimiyetini çok iyi okumamız ve kavramamız gerekiyor.
Hayati Sorular Sormaya Cesaret Etmeliyiz
Bu minvalde Müslümanların neden ve niçin gerilediği ile ilgili hayatî sorular sormaya cesaret etmeliyiz.
Bugün Müslümanlar olarak, batıya daha çok yakınlaşmak yerine, batı ile hesaplaşmamız gerekiyor. Batının vahşî yüzünü bütün insanlığa anlatmamız ve uyarmamız anın vacibi görevimizdir. Bunun içindir ki, batılılaşmaya ve İslâmî değerlere yabancılaşmayı önceliklerimiz arasına alarak, biran önce öz değerlerimize dönerek vahşi batının hegemonyasından ve her türlü sömürüsünden kurtulmanın çaresini Kurân ve Sünnete sarılarak bulmamız ertelenmez vazifemiz olmalıdır.
İbn Ömer (r.anhuma)nın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.)in:
Kendisini bir kavme benzetmeye çalışan kimse, o kavimdendir (Ebu Davud, Libâs, b.4, Hds.4031) buyruğunu asla unutmamak gerekir!