Genelgede; tartışmalara yer verilmemesi açısından vatandaşları bilgilendirilirken, Müftülükler ve Din Görevlilerinden ise gerekli çalışmaların yapılması istendi. Başkanlığın 2007 Genelgesi ve Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 20.10.2010 tarihli kararına atıf yapılan, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş imzasıyla İl Müftülüklerine gönderilen yazıda şu ifadelere yer verildi. "Cami ve mescitlerde tabure ve sandalye üzerinde namaz kılınması" konusu Başkanlık talimatı, 2007 Genelgesi ve Din İşleri Yüksek Kurulu'nun kararında tafsilatıyla yer almıştır.
Geçensüre zarfında tabure/sandalye üzerinde namazlarını kılan vatandaşlarımız için cami içinde cemaat ve saf düzeninin dışında ya da gerisinde belirli mekanlar oluşturulması, cami adabına ve cemaat ruhuna uygun olmamıştır. Bu durum bir taraftan cami cemaati arasında birtakım huzursuzluklara ve tartışmalara sebep olurken diğer taraftan da cami içi estetiğe uygun olmayan görüntüler ortaya çıkarmıştır.
Özellikle cami içinde sabit oturaklardan müteşekkil müstakil mekanların oluşturulması cami doku ve kültürüyle bağdaşmamıştır. Diğer taraftan ima ile namaz kılma şekli de tartışmalara sebep olmuştur. Bütün bu hususlar dikkate alınarak tabure/sandalye üzerinde ima ile namaz kılınması hususu Din İşleri Yüksek Kurulu'nca tekrar değerlendirilerek yeni bir karar alınmıştır.
BUNA GÖRE;
(1) Namaz vakti girince evlerinde, bulundukları yerlerde, cami ve mescitlerde tabure/sandalye üzerinde namaz kılınabilmesine ilişkin Din İşleri Yüksek Kurulu'nun aşağıda yer alan görüşü uyarınca vaaz, hutbe, yazılı ve görsel basın aracılığı ile konunun işlenmesi;
a) Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan namazı oturarak kılmaktır. Böyle kişilerin namazını kendi durumlarına göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılmaları,
b) Ayakta durabilen ve yere oturabildiği halde secde edemeyen kimselerin namaza ayakta başlamaları, rükûdan sonra yere oturarak secdeleri ima ile yapmaları,
c) Ayakta durabildiği halde oturduktan sonra ayağa kalkamayan kişilerin namaza ayakta başlamaları, secdeden sonra namazı oturarak tamamlamaları,
ç) Ayakta durmaya ve rükû yapmaya gücü yettiği halde yere oturamayan kimselerin namaza ayakta başlayıp rükûdan sonra secdeyi tabure ve benzeri bir şey üzerine oturarak ima ile eda etmeleri,
d) Ayakta durmaya gücü yetmeyen, yere de oturamayan kimselerin namazı tabure, sandalye ve benzeri bir şey üzerine oturarak rükû ve secdeleri ima ile yerine getirmeleri,
e) Namazını tabure, sandalye ve benzeri şeyler üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretlerin kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olması gerektiği, namazı aslî şekline uygun olarak kılmaya engel olmayacak hafif bedeni rahatsızlıkların bu konuda meşru mazeret olarak görülmemesi,
f) Dinî açıdan zorunlu ve meşru bir sebep bulunmadıkça namaz kılmak amacı ile camilerde sıralar halinde sabit oturakların yapılmasının, cami doku ve kültürüyle bağdaşmadığı, bu sebeple hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmalarının uygun olduğu, hususlarında vatandaşlarımız bilgilendirilecektir.
(2) İma ile namaz kılanlar için daha önceki talimat uyarınca yer ayrılması uygulamasından vazgeçilmiştir. Caminin/mescidin içinde sabit oturaklardan müteşekkil müstakil mekanlar oluşturulmayacaktır.
(3) Cami ve mescitlerde ima ile namaz kılanlar için hazırlanan sabit oturaklar kaldırılacaktır. Camilerde ihtiyaç olması halinde sadece katlanabilir tabure kullanılabilecektir.
(4) HİÇBİR ŞEKİLDE OTURMASI MÜMKÜN OLMAYACAK TARZDA MAZERETİ OLANLAR KATLANABİLİR TABURESİNİ ALIP SAFLARIN ARASINA GİREREK NAMAZLARINI KILACAKLARDIR.
(5) Cami görevlileri tarafından engelli, yaşlı ve mazeret sahibi olan vatandaşlarımızın namazlarını oturarak veya tabure üzerinde nasıl kılacakları hususu titizlikle anlatılacaktır. Konunun ehemmiyetine binaen tüm cami görevlilerine duyurulması ve uygulanmasının takibini istedi